Eskişehir’de 3. Dalga Kahvecilik

Türkiye’de 1. ve 2. dalgayı doya doya yaşayamadan 3. dalga kahvecilik tartışmaları başladı. Amerikan menşeili kahve kültürünün esas alındığı yeni nesil kahve anlayışında işler biraz karışık. Ancak kahve kültürü denince Osmanlı’yı unutmamak gerekir. Milliyetçilik tartışmaları içinde ele almadığımı belirtmeliyim. Tarihsel bir olgu olarak 1. dalga kahve kültürü tartışılacaksa Osmanlı kahve kültürü ve bugün Türk kahvesi geleneğinde izlerini sürdüğümüz kahve içme alışkanlıklarını, beğenilerini ele almamız lazım. Zira Türk kahvesi ve kültürü de bu anlamda ciddi bir tehdit altında gibi görünüyor. Kahve öyle kolay bir yazı konusu değil, çok çetrefilli. Bu nedenle araştırma gerektiren, birden fazla yazı konusu olacak derinlikte bir mevzu. Bu yazının konusu ise Eskişehir’de 3. dalga kahve mekânları.

Kanaviçede İşlenmiş Kahve - Caffé İtalyan Eskişehir
Kanaviçede İşlenmiş Kahve – Caffé İtalyan Eskişehir
  1. dalga hazır kahve üretimini ve içimini esas alan akım olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de uzunca bir dönem suda eriyen kahvemsi maddeyi tükettik, halen beşi bir aradanın çıkmasını bekliyoruz. Starbucks’ın yöresel lezzetler, kafeinsiz, espresso kahve servis etmesi 2. dalga olarak nitelendiriliyor. 2. dalga bugün Starbucks ve benzeri küresel kahve zincirlerinin endüstriyel yapısına göndermede bulunuyor. Kısacası zincir kahveciler “endüstriyel kahve”(ci) olarak tanımlanıyorlar. 2. dalganın bana göre en ayırt edici özelliklerinden biri küresel kapitalizmi simgeliyor olması, bilhassa Starbucks ile. Bu nedenle de dünyanın pek çok yerinde tıpkı McDonalds gibi Starbucks da küresel kapitalizm karşıtı gösterilerin hedefi olabiliyor. Oysa kahvecilik bir zanaat işi. 3. dalga kahveciliğin esprisi işte tam da burada. Baristanın zanaatkâr olarak ön plana çıktığı, kahve çekirdeklerinin tekil olarak önemsendiği, her birine has lezzetlerin ve güçlü gövdelerin, tatların ortaya çıkarıldığı ve tüm bunların farklı demleme teknikleri ile işlendiği bir süreç 3. dalga kahve akımı olarak tanımlanıyor. Mutfak sanatlarına benzer bir şekilde kahve sanatları olarak özetleyebiliriz.
Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir

Genel olarak Türkiye’de üç kahve dalgası bir arada yaşanıyor. Şehirlerarası otobüslerde, okul kantinlerinde instant kahveler birinci dalgayı, AVM’lerde ve tüketim mekânlarının yoğunluk kazandığı caddelerde ikinci dalgayı, nezihleşen yerlerde ise üçüncü dalgayı yaşıyoruz. İstanbul’da sebil gibi 3. dalga kahve akımı temsilcisi mekân bulunuyor. Eskişehir’de Starbucks‘ın açılması kimilerince milat sayılıyor. Oysa küresel zincirlerden ilk Gloria Jeans gelmişti. Henüz sigara yasağı gelmeden ard arda açılan AVM’lerin içinde büyük şubeleri vardı. Ancak Türkiye’de küçülme politikası ve sigara yasağı nedeniyle fazla uzun ömürlü olmadı. Belki de bu nedenlerle Starbucks uzun bir süre uzak durdu Eskişehir’den. Halinden memnun olmalı ki iki şube, bir corner (Acıbadem Hastanesi içinde) ile devam ediyor, dördüncüsü yoldaymış…  Asıl Kahve Dünyası sükseyi yapıyor Eskişehir’de. Sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Üniversite Caddesi’nde başta olmak üzere, sayısını bilemediğim kadar kahve, yiyecek menüsü birbirine benzeyen onlarca kahve zinciri var: diyarından, gönülüne, hatırından, dünyasına, deryasına… Öte yandan filtre kahve istediğiniz yerde french press getirilmesi, bayat kahve servis edilmesi sıkça karşılaşılan durumlardır.

Caffé İtalyan Eskişehir
Caffé İtalyan Eskişehir

Blackcat ve İtalyan kahvecileri Eskişehir’de 3. dalga temsilcisi olarak açıldıklarını duyduğum, ancak yoğunluktan gidemediğim mekânlardı. Aslında 3. dalga falan da hikaye bir açıdan bakıldığında. Kahve dünyada petrolden sonra ticaretin en acımasızca yapıldığı meta olarak son derece kritik bir öneme sahip. Adil ticaret, üretim koşulları gibi tüketim koşulları ve dayatmaları da önem kazanıyor kahve söz konusu olduğunda. Starbucks gibi örnekler bir yandan adil ticaret anlaşmalarına imza atmaktan imtina ediyor, üretim koşullarındaki sömürü ilişkilerini arka planda tutuyor. Tüm bu nedenlerinin yanı sıra nitelikli kahve içmek isteyen birinin zanaat işi, yani ustalık hüneri ile hazırlanmış bir fincan kahve peşinde koşması olağan karşılanmalı.

Caffé İtalyan Eskişehir
Caffé İtalyan Eskişehir

Yılın son gününü Gülbin’le birlikte kendimize ayırdık. Dışarıdaki soğuğa inat içimizi ısıtan kahveci keşifleriyle günümüz harika geçti. İlk durak Blackcat Coffee. Burası aslında kahve çekirdeği toptancısı.  Eskişehir’deki pek çok kafeye çekirdek satıyorlar. Bu nedenle mekân profesyonel mimarlık elinden çıkma değil. Amatör ruh mekânın karakteri adeta. Eskişehir’deki mekânlara has doğaçlama figürler ve tasarım barındırıyor. Her şey ortada zaten. Swarmapp’taki bir yorumla “babaanne koltukları” var dört beş tane.

Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir

Blackcat Coffee’de barista Zeynep’in konukseverliği ve hoş sohbeti ile yılın son gününün ilk müşterileri oluyoruz. Zerafeti ile sorularıma sabırla cevap veriyor. Ellerinden Etiyopya çekirdeklerinden, kendi kavurma stilleri ile filtre kahve içiyorum. İçtikçe zenginleşen, günün ilk kahvesi oluyor benim için. Keşfetmeniz gerek çünkü tam kahve kaşifi mekânı. Dilerseniz damak tadınıza uygun kahve çekirdeği alıp evinizde dilediğiniz şekilde demleyebilirsiniz. Üstelik eğer bizim gibi şanslıysanız, yani dükkana ayak basan öncü müşteri olursanız ilk kahveler Blackcat Coffee’den 🙂 Bunu yazmamın bir sakıncası olmadığını söyledi Zeynep, bir bakmışsınız sabah kuyruk oluyormuş Blackcat’in önünde 🙂

Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir
Blackcat Coffee Eskişehir

İtalyan biraz daha tasarım işi, profesyonel bir kahve dükkanı aslında. Akdeniz yumuşaklığı var mekânın iç tasarımında. Limon ve zeytin ağaçları saksıya sıkıştırılmış, Egeli olarak Eskişehir soğuğunda bu ağaçları görmek bile insanın içini ısıtıyor.

Caffé İtalyan Eskişehir
Caffé İtalyan Eskişehir

Chemex, Hario V 60, Aeropress demleme teknikleri ile farklı menşeili kahve çekirdeklerini ve daha fazlasını İtalyan’da denemeniz mümkün. Benim seçimim Guatemala Antigua oldu. Keyifliydi. Kahvenin eşlikçileri, kurabiyeler, kekler, poğaçalar ve tatlılar el yapımı, günlük olarak yenebilir. Samimi, sakin bir ortamı var. Gün içinde kaçamak yapmak, dedikodu için ya da çalışmak için alternatif bir mekân olabilir, aklınızda olsun. Küresel kahve zincirlerine alternatif arıyorsanız, kahvenin bir zanaat işi olduğunu düşünüyorsanız, kahvenin endüstriyel kavurma teknikleriyle aromalandırılmasından rahatsız oluyorsanız ve gerçekten nitelikli kahve çekirdeklerinin farklı tarzlarda kavrularak, değişik demleme teknikleriyle kahvenin tutkusuna kendinizi adamak istiyorsanız artık Eskişehir’de de başarılı girişimlerin olduğunu sizlerin de bilmenizi istedim.

Caffé İtalyan Eskişehir
Caffé İtalyan Eskişehir

4 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Birol dedi ki:

    Arkadaşlarımla kahve kültürü ve kahveyi pazarlayan mekanlar üzerine sıkı bir tartışmaya girdiğimiz bu günlerde bu tartışmalarımıza üçüncü bir bakış olabilecek bu yazıyı okumak güzel.
    Ben de naçizane fikrimi belirtmek isterim. Starbucks ve onun türevlerinin pazarladığı şeyin şehirde bilgisayarlarıyla, kitaplarıyla vs. gün içinde konaklayabilecekleri bir yaşam alanı olduğunu görmekteyim. Bu fikre varmamdaki dayanak noktam ekşi ve swarm yorumları ile instagramdaki kahve-kitap temalı fotoğraflar tabi ki.
    Kahve ve kitap meselesi…
    Starbucks karton bardağı ve tercihen aforizmik bir yazarın kitabıyla oluşturulan fotoğraf kompozisyonları da(doğru bir tabir olduğundan emin olmasamda) Starbucks’ın iş modeliyle birlikte pazarladığı şeylerden bir tanesi oldu. Yani starbucks’a gitmeyi ayrı bir mutluluk kaynağı olarak görenler için “kahve bahane, entelektüel ve elit görünmek şahane” gibi bir durumun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla geleneksel kahvenin tadının, sunum ve içim ritüeline sahip olmasının vs. Starbucks tipi insanın umrunda olan şeyler olmadığını tahmin edebiliriz.
    Gene de Starbucks’ın bize kahve kültürünü hatırlatması açısından -bilinçli olmasa da- olumlu bir misyon üstlendigini düşünüyorum. Starbucks’la birlikte kahveyi keşfeden bir insan, zamanla gerçek kahve tadının o olmadığının farkına varacak ve o tat için bir arayışa girecektir.

    1. Erhan Akarçay dedi ki:

      Birol Bey harikasınız. Yorumunuz ve katkınız beni çok mutlu etti. Teşekkür ederim. Aslında Starbucks’ın tam da Amerika üzerinden kendisine tüketici kitlesi olarak seçtiği, sizin de tarif ettiğiniz kitle “yuppie” ya da “yeni orta sınıf” olarak tanımlanıyor. Tüketim toplumunun imajlar üzerinden sınıfları belirlediği günümüz toplumunda kentli, iyi eğitimli, kitap “okuyan”, ismini Starbucks’ın deniz kızlı bardağına yazdıran ve bunu al-götür kağıt bardaklar ile dolaşan bir tüketiciden bahsetmemiz mümkün. İşte bu tüketicinin bir bölümü kendi içinde farklılaşarak günümüzdeki 3. dalgayı da sürüklüyor kanımca. Sizden öğreneceklerim var her zaman olduğu gibi. Bir gün kahveyi bahane edelim ve güzel bir sohbet, fikir alışverişiyle taçlandıralım bu güzel tartışmayı.

  2. Aziz Hatman dedi ki:

    Erhan Bey, size ulaşmak, tanışmak isterim… Benzer kaygılar ve meraklarımız var…

    1. Erhan Akarçay dedi ki:

      Merhaba Aziz Bey, ilginiz için çok teşekkür ederim. Ben de sizinle tanışmayı isterim, ancak bir yıllığına doktora sonrası araştırma için Toronto’ya henüz geldim. Bir yıl sonrasında eğer halen ilgilenirseniz iletişime geçebiliriz ya da uzaktan teknoloji vasıtasıyla haberleşebiliriz. Görüşmek üzere.

Birol için bir cevap yazın Cevabı iptal et