Aslında Ne Yiyoruz? Ne Yiyorsak O Muyuz?

İnsanlığın yaşamını sürdürebilmesi için en gerekli ihtiyaçlarından biri hiç kuşkusuz beslenmedir. Barınma ve giyinme ihtiyaçları gibi beslenme de her insanın en temel ihtiyacı olarak düşünülmelidir. Sağlıklı ve yeterli beslenme yeryüzündeki her insanın yaşam hakkı olarak görülmelidir. Ancak ülkeler ve toplumlar arasındaki hiyerarşik, sınıfsal ayrımlar, gelişmişlik düzeyi gibi farklılıklar, beslenme için temel oluşturan güvenli gıdaya erişimi ve miktarını da doğrudan etkilemektedir. Günümüzde insanlar beslenirken, ne yazık ki hiç olmadığı kadar ne olduğunu bilmedikleri gıda ürünlerini tüketmektedirler. Tarım ürünlerinden işlem görmüş et ürünlerine, paketlenmiş hazır gıdalara kadar pek çok üründe farklı kimyasal maddelerin ve içeriklerin insan sağlığı üzerinde uzun vadede olumsuz etkileri olacağını öngörmek zor değildir. Bu yönde her gün gazetelerde ve dergilerde pek çok habere maruz kalıyoruz. Dolayısıyla insanın sağlığını, insanlığın varlığını ve geleceğini etkileyebilecek böylesi bir konuda istikrarlı ve kararlı bir politikanın izlenmediğini bilmemizde fayda bulunmaktadır. Küresel ve yerel gıda şirketleri insan sağlığını tehdit eden böylesi ürünleri yasal sınırlar içinde çoğu zaman tüketime sokmaktadır. Daha fazla kâr elde edebilmek için…

 

Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi
Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi

Aslında ne yiyoruz? Ne yiyorsak o muyuz gerçekten? Bütün bu sorular ve tartışmalar iki ana kavram ekseninde ele alınmalıdır. Bunlardan birincisi bu yazının asıl konusunun oluşturan gıda güvenliği, bir diğer ise küresel ölçekte varsıl-yoksul tüm insanların en temel hakkı olan gıda güvencesidir. Mustafa Koç (2013: 14) gıda güvenliği (food safety) ile gıda güvencesi (food security) arasındaki kafa karışıklığını açıklığa kavuşturmaktadır. Gıda güvenliği “amaçlandığı biçimde hazırlandığında, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri itibariyle tüketime uygun olan ve besin değerini kaybetmemiş gıda” olarak tanımlanmaktadır (Koç, 2013: 14). Gıda güvencesi ise gıda güvenliği kavramını da kapsayarak FAO’nun 1986 yılındaki Gıda Zirvesi’nde “bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleri” şeklinde tanımlanmıştır (Koç, 2013: 14).

Yediklerimizin, tükettiklerimizin içinde aslında neler olabileceğine dair bir listeyi dilerseniz bir görelim:

  • Keçi sütü, manda sütü ve koyun sütü gibi sütlere ekonomik olarak değeri daha düşük olan inek sütü karıştırılıyor.
  • Köy sütü veya çiftlik sütü yerine süt firmalarının satın almadığı antibiyotikli sütler satılıyor.
  • İçerisinde yoğun miktarda potasyum ve sodyum tuzu kullanılan kaşar benzeri ürünler kaşar olarak satılıyor.
  • Eritme peynirler gibi iade ve bozuk ürünler yeniden işlenerek ürünlerde kullanılıyor.
  • Paket tereyağlarında, kaşar ve diğer tür peynirlerde ürünün küflenmesini önlemek için yoğun şekilde antibiyotik kullanılıyor.
  • Kaşar üretiminde iade kaşar, nişasta, eritme tuzları, teleme gibi farklı hammaddelerin kullanılması yolu ile ekonomik kazanç elde ediliyor.
  • Üreticiler tarafından sütün bozulmaması için kostik, antibiyotik ve farklı kimyasallar kullanılıyor.
  • Yoğurt içerisinde kıvam artırıcı olarak jelatin kullanılıyor.
  • İade olarak alınan yoğurtların küflü kısımları alındıktan sonra geri kalan kısımı süzme yoğurt üretiminde değerlendiriliyor.
  • Sucuk, sosis gibi emülsifiye et ürünlerinin maliyetini düşürmek amacıyla genelde domuz ürünü üreticilerinden ithal edilen sığır kolajen proteinleri katılmak sureti ile tağşiş yapılıyor.
  • Ekonomik değeri daha düşük olan kelle eti ve tükürük bezleri sucuk, sosis gibi ürünlerin yanı sıra lahmacun ve pide gibi son tüketiciye satılan ürünlerde kullanılıyor.
  • Kuluçka çiftliklerinde verimini kaybeden anaç tavuklar yerel firmalar tarafından satın alınarak son tüketiciye köy tavuğu olarak satılıyor.
  • Kesimhanelerde hastalıklı hayvanlar kesilerek vücut dokularında bulunan hastalıklı kısımlar tıraşlandıktan sonra kasaplar ve et ürünleri üreticileri tarafından değerlendiriliyor.
  • Farklı su tutucu kullanarak etlere su basılıyor.
  • Hazır kıymaya sakatat, deri ve tek tırnaklı hayvanların etleri satılıyor. (Pınar Yıldız, “Gıda Değil Zehir Yiyoruz”, Cumuhuriyet Gazetesi, 16 Ağustos 2015, s. 9)

Aslına bakarsanız bu liste çok ama çok uzatılabilir. Bu sınırlı listeden çıkartılacak sonuçlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Güvendiğiniz bir kasabınız olsun.
  • Güvendiğiniz bir mandıranız/şarküteriniz olsun.
  • Güvendiğiniz bir manavınız olsun.
  • Güvendiğiniz bir pideciniz, lokantanız olsun.
  • Güvendiğiniz bir et ürünleri, süt ürünleri markası olsun. Fiyatı ne kadar olursa olsun şaşmayın. Belli süt/et ürünleri markalarının birim fiyatları zaten ortalamanın üzerinde olacaktır. Herhangi bir işlenmiş et ürünü almadan kıymanın, etin kg fiyatını düşünerek, indirimli fiyatlardaki, ucuz fiyatlardaki bu hileli durumları aklınıza getirin ve ondan sonra tüketici davranışı sergileyin lütfen.
  • Mümkünse işlenmiş et ürünleri tüketmeyin. Mesela kısa süreli tüketim için evde kendiniz basit tariflerle sucuk yapabilirsiniz. Salam, sosis mümkünse uzak durunuz, çocuklarınıza hiç yedirmemeniz daha iyi.
  • Kaşar peyniri en çok hile yapılabilen peynirlerden biridir. Sütün kg fiyatının 3 TL civarında olduğunu düşünürseniz, 8-10 TL’lik peynirleri almadan önce birden fazla kez düşünün lütfen! Mümkünse kg fiyatı 15-20 TL’nın altında peynir ürünü tüketmeyiniz.
Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi
Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi

Tüm bu meseleler aslında “dört başı mamur” bir tarım, gıda ve sağlık politikamız olmamasından kaynaklanmaktadır. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki sağlık politikaları önleyici sağlık hizmetlerinden oluşmaktadır. Bu kapsamda beslenme, sağlıklı bir vücudun en önemli unsurlarından biridir. İyi ve sağlıklı beslenme hastalıkların önlenmesinde ve ortaya çıkmamasındaki en önemli faktörlerdir. Üstelik böylesi bir yaklaşım ekonomik açıdan daha az maliyetlidir. Toplumsal ve bireysel olarak ne yediğimizi iyi tahlil etmemiz sağlıklı nesiller için, her zamankinden daha çok önem kazanmıştır.

Kaynakça

Koç, M. (2013). Küresel Gıda Düzeni, Ankara: NotaBene Yayınları.

Yıldız, P., “Gıda Değil Zehir Yiyoruz”, Cumuhuriyet Gazetesi, 16 Ağustos 2015, s. 9

Yorum bırakın