Ege’nin ucunda, azıcık denizden girintide, ama denizin etkisinin azalarak da olsa hala hissedildiği “memleket”imde eniş bitmişse bahar yağmuru yemiş topraklarda bahar gelmiş demektir. Baharın en sabırsız müjdecilerinden biri olur eniş.
Bir rivayete göre kaplumbağalar da pek sever enişi. Boylarından çok uzun olsa da eniş dallarını seçip devirirlermiş bilindik ağır ancak güçlü ayak hareketleriyle, kerat(t)alar. En taze uç vermiş filizlerini koparıp yerlermiş. Zaten “homo sapiens” de belki de bu uyanıklığı görerek enişin en taze kısımlarını kendine aş olarak bellemiş zaman içinde.
Acısı ve tatlısı ayrı ayrı toplanan bu otun, tüm Akdeniz ya da Ege otlarının halk arasındaki adlandırlamalarında yaşandığı üzere Ege’nin farklı yerlerinde farklı isimlerle çağrıldığı söylenebilir. Bütün otlar için benzeri şeyleri yazmak mümkün ancak bu nedenle bir yerelde farklı adlandırılan ot bir başka yerde sanki bilinmiyormuşcasına hayretle karşılanabilir. Oysa aynı ottan/otlardan bahsediliyordur. Bu nedenle eniş de benzeri bir kaderi paylaşır. Acının ya da tatlının adlandırılmasına ilişkin bir farklılık yoktur benim bildiğim kadarıyla. Eniş genel adıyla bilinen bu otun acımtrak olanı, sarmaşık benzeri bir görünüm arz ettiği için bazı yörelerde sarmaşık olarak da bilinmektedir. Oysa tatlı olanın duruşu kuşkonmaza benzetilmektedir. Ancak kuşkonmazın yabani/doğal versiyonu olduğuna dair kanı ne derece doğrudur bilinmez. Bu araştırılması gereken bir ev ödevi olarak sonraki gönderilerde açıklanmaya muhtaç bir soru olarak şimdilik kalacak.
Doğal ortamında genellikle köylüler tarafından toplanan ve semt pazarlarında satılan bu otun benim bildiğim, anneannemden ve dolayısıyla annemden bildiğim yegane tarifi yumurtalı kavurmasıdır.Bendeki özel çağrışımları ve hatırlattıkları da vardır: Çocukluktan hatırladığım bir özelliği idrarımda ortaya çıkardığı kokudur. Ağır antibiyotik kullanımlarında benzeri görülebilecek koku aslında endişe edilmesi gereken bir his yaratsa da aslında ne yediğinizi gösteren bir ime dönüşür. Babamın söylediğine göre “müthiş doğal antibiyotik” özelliği vardır. Ancak bu da kanıtlanması gereken bir iddiadır. Belki bu kanıt da bir sonraki gönderilerde bilgilerinize sunulabilir sayın blog okuyucuları.
Yumurtalı kavurmanın tarifi aslında son derece basit. Ancak öncelikle eniş demetlerinin (ideali bir acımtrak bir de tatlı demet kombinasyonu) ayıklanması gerekiyor. Bunun için kaplumbağaların izlediği yöntemi izleyerek, her bir eniş filizini en zayıf noktasında bükerek kırılabilir yerinden kırmak gerekiyor. Bunun için her bir filizi ayrı bir özne olarak değerlendirip deneme-yanılma ile ve bir süre sonra da artık tahmin yürüterek eğip büküp kırmak gerekiyor. Eğer cimrilik yapıp sapa yakın sert kısımlarını kavurmanın içine koymak isterseniz pişmezler; haberiniz ola! Bu nedenle taze kısımlarını değerlendirmek ideal lezzet için gerekli. Ayıklamadan sonra bir sudan geçirip, tozu, kumu bertaraf edin ve bol zeytinyağı döktüğünüz tavaya küçükçe doğradığınız enişleri ekleyin. Sık karıştırarak enişlerin renginin değişmesini takip edin ve üç-beş pırasayı en az enişler kadar küçük doğrayarak tavaya dahil edin. İkisi bir arada yeşil tonlarının farklı renklerini sergilerken yavaş yavaş piştiğini fark ettiğinizde (yumaşıdıklarından emin olun) dileğinize göre yumurta kırın. İki demet eniş ve yeterli miktardaki pırasa için 3-4 yumurta sanırım yeterli olacaktır. Zevkinize göre ister sıcak tüketin, arzu ederseniz buzdolabında soğuduktan sonra süzme yoğurt ile yiyebilirsiniz. Eğer “yumurtayı her ota karıştırmam” diyenlerdenseniz, sade kavurma seçeneği de mükemmel olabilir.
Erhan’cım çok güzel bir yazı olmuş. Eniş de öyle görünüyor. Ben hiç yemedim, ne zaman çağıracaksın eniş yemeye:)
Meltem’cim çok teşekkür ederim. Eniş ne yazık ki bir sonraki “memleket” kargosunda olabilir. Fotoğraftakiler artık midemizde görüntü olarak varlar. Bir sonraki kargoda sizin için sipariş edelim ama siparişi beklemeden başka lezzetler tadalım artık…
Erhan my darling, I love it! I am so happy you have begun! I just sat down to start my new blog also…will announce it soon! Also this IS wild asparagus so I don’t quite understand the difference between the sweet and the bitter? How can I tell this? I have just bought it from the pazaar and it always seems bitter. I am used to asparagus from my grandfather’s garden, a different variety, thicker with a sweeter wonderful taste. I also want to follow the turtles to hunt it for myself. Mavisu would love the turtles! We will be back to Turkey on April 24th. Look forward to seeing you and your beautiful wife! Also how are you feeling? Also tell gulbin I need her help this summer(I will write her). xoxo
Hey Emily,
Thanks for your beautiful comment and encouragement. The conversations we had encouraged me enormously to make this blog real. I’m glad to hear your new blog, I’m waiting to follow yours impatiently. You can easily understand the difference between the bitter and the sweet. The sweet looks more like asparagus, whereas the bitter more ivy. Lets go hunting eniş when you are back in Didim. Hope to see you soon! xoxo