Dışarıda Kahvaltı Saplantısı

Dışarıda kahvaltı yapmak özellikle haftasonları orta sınıf ve üst-orta sınıf alışkanlıklarımızdan biri haline geldi. Salgın bir hastalık gibi kahvaltı yapmak için çoluk çocuk dışarıda, deniz kıyısında, köy benzeri doğal ya da yapay ortamlarda, dağ eteklerinde, akşam yemek yenilen, sabah kahvaltı mekânlarına dönüşen şık restaurantlarda köşe kapmaca, yer bulmaca oynamaya başladık. En “organik” süt ürünleri sunan, ev kıvamında reçeller yapan, bakır sahanlarda, tereyağında “köy” yumurtası pişiren, en güzel çayı demleyen, en taze ekmeği ve hamur işlerini sabahın köründe hazırlayan mekânları tarıyoruz, deniyoruz, iyi bulduklarımızı birbirimize tavsiye ediyoruz. Kısacası yeni bir orta sınıf alışkanlığı haline geldi dışarıda kahvaltı yapmak. Serpme ya da açık büfe hiç fark etmez; normal koşullarda bir insanın kahvaltılık olarak tüketebileceklerinin takdir edersiniz ki bir limiti vardır. Sanki hafta içi aynı orta sınıf mısır gevreği ve süt, kaşarlı bir tost, ya da işyerinde bir simit, poğaça, boyoz ile günün bu en önemli öğününü geçiştirmiyormuş gibi haftasonları ne oluyorsa artık:)) açık büfede kendinden geçiyor ya da serpme sunulan kahvaltıdaki herşeyi yiyebilecekmiş gibi hareket ediyor.

Bursa Hayat Lokantası Serpme Kahvaltı

Oysa kahvaltı mekânlarında nedense, normal koşullarda bir insanın tüketebileceğinden çok daha fazla reçel, bal getirilmesi bana çok garip geliyor. En çok da bu ürünler geridönüşüme uygun. Belki de tam da bu yüzden bolca dolduruluyor tabaklara. Zira aynı reçel ve bal çok fazla tereyağı ya da peynir bulaşmamışsa bir sonraki müşteriler için yeniden servis edilebiliyor. Bu “recycling” ile kahvaltı mekânları kahvaltı işinden çok kâr ediyorlar. Ortalama kişi başı açık büfe ya da serpme 15-20 lira ödenilen haftasonu kahvaltılarında kazanç çok büyük ve giderek de büyüyor. Bu kahvaltılarda kendi adıma süt ürünlerinin kalitesini çok önemsiyorum. İşletmeciler için maliyeti en yüksek kalemler olabilir ama müşteriyi de en çok bu ürünlerin kalitesi ile çekebileceklerini düşünüyorum. Kötü, yarım yağlı, kalitesiz, lezzetsiz peynire tahammülüm yok. Bu arada süt ürünleri demişken, balla birlikte dayanamadığımız kaymakların çoğu krema haberiniz olsun. Nerede o bollukta orijinal kaymak, kim bulmuş da öyle gözümüzü ve karnımızı şenlendirecek kadar sunulsun! Benzer bir şekilde zeytin kalitesi de bence yüksek olmalı. Çay da yeni demlenmiş olsun gerisi teferruat efendim. Yok krep yapıyormuymuş, patates kızartıyormuymuş çok da önemli değil benim için.

Birbirinden farklı ama 3 güzel deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Evvelki yıl hayatımızın ritmi henüz değişmemişken, yani Ege’miz yaşamımızın en önemli parçsı değilken 19 Mayıs sabahı spontane bir şekilde kendimizi Bursa-Mudanya-Tirilye güzergahında buluverdik. Niyetimiz İnegöl civarlarında Köfteci Orhan’da kahvaltı yapmaktı ama sapağı kaçırınca Bursa’ya kadar aç devam ettik. İyi ki etmişiz çünkü yine yol bizi Bursa Merinos Kültür Parkı içindeki Hayat Lokantası’na (http://www.hayatlokantasi.com/index.html) götürüverdi. Tatil sabahında mekân ve personel bu kadar erken müşteri beklemiyorlardı ki güleryüzle değil de şaşkınlıkla ve suratsızca karşılandık. Olsun, keyfimizi hiçbir şey kaçıramazdı; “Kahvaltı istiyoruz, açız!” dedik. Epeyce bir bekledikten sonra servis arabasında sayamadığımız kadar çok tabak içinde getirilenleri görünce herhalde birkaç masada oturan bütün müşterilerin servislerini tek seferde yapacaklar diye düşündük. O da ne? Garson tabakları indirdikçe indiriyor, masada tabaklarımıza yer kalmadı, onları da elimize aldık bir ara. Garson bizi uyardı “daha sıcaklar gelecek” diye. Çabucak birkaç peynir çeşidini tabağımıza alıp yer açmaya çalıştık. Ben sadece peynir çeşitlerini 13 olarak saydığımı hatırlıyorum. Hepsi de benim ölçülerimde 1. sınıf peynirlerdi. Kaymak, helva, tahin-pekmez, ezme, çemen, zeytinler de Gemlik zeytinleri yeşil, siyah süper kalitede. Hiç ummadığımız anda ummadığımız bir yerde yaptığımız bu kahvaltı kişisel ikinci kategorisinde. Kişi başı 30 TL öderiz diye düşünürken hesap 36 TL gelmişti. Neredeye bütün gün tok tutmuştu bizi bu efsane kahvaltı.

Aslında kahvaltı mekânlarında bir numaramda Muğla’dan Marmaris, Fethiye, Ula yönüne giderken Sakar Geçidi’nde sağda Gökova Körfezi manzaralı, çam kokulu benzinlik içinde bir mekân var ki ben dışarıda bu kadar güzel lezzeti, gerçekten yöresinin en iyilerini seçip sofranıza getiren bir yer görmedim. Kahvaltının hiç öyle göz boyayan, masalardan taşan bir yanı yok; makul miktarda ve olağanüstü lezzette. Sakar Geçidi denen bölgede benzinlik içinde yer alan mekân dışarıdaki terasta muhteşem Gökova manzarası sunuyor, doğal bir avantajı var. Babamın eskiden dökme olarak sattığı Marmaris çam balını yıllar sonra buradaki kahvaltıda hatırladım. Kavun, tulum peyniri bölgenin en iyisi, zeytin yörenin tadı, tereyağı ve bazlama olağanüstü. Sahanda köy yumurtası gerçekten köy yumurtasıydı. Eşimle birlikte Bursa’dakine benzer bir sabırla “ha şimdi güzel bir kahvaltı mekânı bulacağız” diye diye Sakar Geçidi’ne kadar gelmiştik, Fethiye yönünden geliyorduk niyetimiz Göcek’te kahvaltı yapmaktı ancak sabahın köründe hiçbir yer bulamamıştık. Herşeyin iki kişilik tüketilebilir ölçülerde servis edildiği bir yer olması ayrıca hoşuma gitmişti. Görselleri şimdilik bulamıyorum ama bulunca yüklemeye çalışacağım. Bu mekân benim açık ara farkla kahvaltı için en ideal yer hem yöresel lezzetlerin en iyisi, hem de manzara, temiz hava ve doğal güzellik açısından.

Bu iki kahvaltı mekânından sonra Aydın Atça’da Gönül Hanı Restaurant’ta http://gonulhani.com verilen kahvaltıyı üçüncü sıraya yerleştirebilirim. Mekân sahibi Gökhan Bey genç ama son derece deneyimli bir işletmeci, profesyonel aşçı. Aslında kahvaltı mekânından çok akşam yemek için ideal bir yer olarak değerlendirilebilir. Ama kahvaltıda öne çıkan özelliği Gökhan Bey’in zeytinleri, reçelleri bizatihi kendisinin yapıyor olması. Hatta zeytinyağını mevsiminde bölgedeki zeytinlerden kendisi sıktırıyor. Dökme reçeller yerine her yerde tadamayacağınız çeşitlilikte reçel masanıza geliyor.

Aydın Atça Gönül Hanı Kahvaltı

Ev kurabiyesi, süzme yoğurt, şakşuka her kahvaltıcıda bulamayacağınız çeşitlerden. Ancak masadaki kişi sayısının tüketebileceğinden çok daha fazla çeşit ve miktarda yiyeceğin gelmesi burada da en büyük sorun. Ama yine de fiyat, lezzet ve ortam açısından Gönül Hanı mutlaka Aydın-Nazilli istikametinde uğranması gereken yol üstü lezzet duraklarından biri. Kahvaltı vaktini geçirdiyseniz de yemek için sizi şaşırtacak sürprizleri olan, balık mevsimiyse kıyıdan bu kadar uzakta (en yakın kıyı Kuşadası yaklaşık 100 km.) inanamayacağınız tazelikte ve çeşitlilikte balık yiyebileceğiniz, muhteşem zeytinyağlıları ile damak uçuklatan bir mekân.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s